50. Yıl Manifestosu

Hayırlı! bir Cuma günü öğlen saatlerinde takvimler 30 Haziran 1967’yi gösterdiğinde viyaklamışım anamın kollarında.

Bugün, yine hayırlı bir Cuma günü, takvimler 30 Haziran 2017’yi gösteriyor. Yarım asırlık bir ömrü deviriyorum.

Çeşitli yazarlar, entelektüeller ve hatta 4 mastırlı 8 lisanslı babalar çeşitli manifestolar yayınlamışlar kocca 50’ye geldiklerinde. Benim onlardan neyim eksik? Bir fazlam var! Okuduklarınızın hoşunuza gidip gitmemesi beni ilgilendirmiyor. Ne kadar çok beğenileceği hiç umurumda değil… O yüzden biraz acı gerçekleri haykıracağım manifestomda. Merak etmeyin, çok kısa! Sadece 5 madde. Çünkü hayat kısa!

1) Vicdanının elverdiği kadar “Carpe Diem!”

Evet, hayat kısa. Ancak sen hayat kısa diye gününü gün etmeyi, kendine “zarar” vermekle karıştırırsan o zaman hayatının içine zıçmış olursun. Beyni olan çok canlı var. Ancak insan beyninde, yani senin beyninde ayrı bir bölüm var. Ben oraya beynin vicdanı diyorum. Kimileri onu kalbinde arıyor, kimisi enerjide, kimi de din kitaplarının tümceleri arasında. Sen hangisine inanırsan inan, vicdanının sesine her zaman kulak ver. Sana en doğrusunu o söyleyecektir. Unutma, vicdan, bireye göre değişiklik gösteren bir “algılama sistemi”dir. O yüzden başkalarının senin vicdanını yargılamalarına izin verme.

2) Affetme, hoş gör!

Farklı kelimelerdir hoş görmek ve affetmek. Hoş görmek sen dahil herkesin hata yapabileceğini “anlamak”tır. Affetmek ise geri zekalı bir durumdur. Hata yapınca insanlar cezalandırılırlar. Gerek toplum tarafından, gerek doğa ana tarafından, gerekse de başka bir birey tarafından. Sen hiç cezalandırılmadın mı sevdiklerin tarafından? Sana hata yapıldığında sen niye cezalandırmayasın ki? Ancak gününü gün etmek için affetmen gerekiyorsa, et gitsin!

3) Pragmatik ol!

Çıkarcı, faydacı, vs. vs. “Ayy! Ne kadar çirkin sözcükler.” Yok ya! Daha neler! Aç gözlerini ve bir bak. Çıkarlarına ters yaşayan bir tek birey göster bana. Annen mi? Anneliği tatmak için seni doğurdu! Baban? Hiç sorma bunu! Sevgilin, eşin, dostun… Düşündün mü? Anladın mı?

4) Gözlemle!

Her şeyi gözlemle! Beş duyunu da kullanarak gözlemle her şeyi. Öğren! Merak etme, yorulmazsın. Muhteşem olanaklara sahip, sonsuz kaydedebilme özelliğine sahip bir beynin var. Üstelik 7/24 çalışıyor!

5) Sorgula!

Ama her şeyi sorgula! Yaptığın gözlemler boşa gitmesin. Öğren, öğrendikçe daha detaylı gözlemle, daha detaylı gözlemledikçe daha çok sorgula. Sen sorguladıkça vicdanın olgunlaşacak, hoş görün bilinçlenecek ve faydacılığının sınırları çizilecek.

(Bonus) Sevgi, aşk, nefret, para, güç… arama!

Onlar seni bulur. Merak etme, her biri ile gelen ikincil eylemler de beraberinde gelir, onları da öğrenirsin zamanla. Bunlardan kaçışın zaten olamaz. Günümüz dünyasının gerekleri bunlar. Mesela, sevdiğinde aldatılmayı öğrenirsin, aşık olduğunda ayrılmayı, nefret ettiğinde kıskanmayı, para istediğinde megalomanlığı, güç istediğinde tanrılaşmayı vs. vs. Bunlar hakkında öğretilen hiç bir öğretiyi kendine temel alma. “Sorgula”dığın müddetçe, sen kendi öğretilerini, kendi doğru ve yanlışlarını bulacaksın. Hiç acele etme.

Comments

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Home
Account
Cart
Search